ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > Biyogüvenlik Kanunu Tasarısı'nın 9'uncu maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında konuşması
18.03.2010
Biyogüvenlik Kanunu Tasarısı'nın 9'uncu maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında konuşması

YILMAZ TANKUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Biyogüvenlik Kanunu Tasarısı'nın 9'uncu maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu tasarıyla ilgili söz alan arkadaşlarımızın hemen hemen büyük bir kısmı, tasarının mevcut hâliyle yeterli olmadığının önemle altını çizdiler. Gerçekten de başta insan olmak üzere, bitki, hayvan sağlığını doğrudan ilgilendiren, çevre ve ekosistemlerimizin devamını önemli ölçüde etkileyecek olan böylesine önemli bir tasarının çok daha fazla bir titizlik içerisinde ve hassasiyetle ele alınması gerekmekteydi. Ancak, her zaman olduğu gibi, toplumumuzun hemen her kesimini doğrudan ilgilendiren ve kamuoyunun çok hassas bir şekilde takip etmekte olduğu biyogüvenlik ile ilgili bu yasa tasarısı da AKP Hükûmetinin "Ben ne istersem o olur." anlayışı içerisinde, üzerinde toplumsal bir uzlaşma sağlanmadan, iyice araştırılıp incelenmesine fırsat verilmeden ve yeterli kamuoyu desteği oluşturulmadan Genel Kurula getirilmiş bulunmaktadır.

Hem komisyonlarda hem de Genel Kurulda ne yazık ki muhalefetin çok samimi olarak, bilimsel ve toplumsal ölçütleri dikkate alarak katkı sağlamak amacıyla vermiş olduğu önergeler, AKP tarafından, çoğu zaman dinleyip anlamaya bile tenezzül edilmeden reddedilmektedir. Ancak, her şeye rağmen, Milliyetçi Hareket Partisi olarak toplumumuzun bütün kesimini ilgilendiren bu tasarıya da katkı sağlayıcı önergelerimizi sunmaya ve kabul edilmediği takdirde de haklı olarak AKP Hükûmetini milletimize şikâyet etmeye devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlar, tasarı bu hâliyle gerçekten de yetersizdir ve birçok maddeleri eksiktir. Kanun tasarısından çok bir yönetmeliği çağrıştıran tasarı, tam anlaşılır değildir ve içeriği, insan, bitki, hayvan sağlığı ve çevrenin korunmasıyla ilgili endişeleri de gidermekten yoksundur. Biyogüvenliğin sağlanması hususunda, üzerinde uzun ve titiz çalışmaların yapıldığı, sağlam temeller üzerine oturmuş bir yasaya ihtiyaç olduğu bugün herkes tarafından kabul edilmektedir. Bu çerçevede, geneli itibarıyla bu yasa gerekli ve önemli olmakla birlikte ortaya konulan eksikliklerin giderilerek yeniden tanzim edilmesi çok önemlidir ve mutlaka gerçekleştirilmelidir. İşte, vermiş olduğumuz bu değişiklik önergesi bu endişelerden birisinin giderilmesine hizmet edecektir. Bu kapsamda, önergemizin gerekçesinde de belirtmeye çalıştığımız gibi tasarı içerisinde yer alan Biyogüvenlik Kurulunun bilimsel esaslara göre daha objektif ve tarafsız bir şekilde çalışması amaçlanmaktadır.

Değerli arkadaşlar, Biyogüvenlik Kurulunun kurulması elbette gereklidir ancak tasarıdaki mevcut hâliyle tarafsızlığı, güvenilir olabilmesi pek mümkün değildir. Bu hâliyle kurulduğu takdirde, bu Kurul, bilimsel esaslardan uzak bir şekilde siyasi iktidarın tasallutu altına girebilecek ve kamuoyunda, meslek örgütlerinde, sivil toplum kuruluşlarında ve tüketicilerde oluşmuş ve oluşacak olan endişeleri de gideremeyecektir.

Netice olarak, Biyogüvenlik Kurulunun yapısının ve görev süresinin düzenlenmesine hizmet edecek olan bu önergemizin kabulü ile seçilmiş üyelerin bir kez daha seçilme beklentisi taşımadan alacağı kararlar daha objektif olabilecek ve Kurulun tamamen bağımsız olarak çalışabilmesi sağlanacaktır. Bu nedenle, önergemize söz konusu olan Kurulun ilgili bakanlıklar, TÜBİTAK, üniversite ve diğer kuruluşlardan dört yıllığına bir defalık 15 üyenin seçimiyle oluşturulması önemli bir eksikliği de gidermiş olacaktır.

Sayın milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak toplumumuzun çok hassas bir şekilde takip ettiğini bildiğimiz bu tasarıyla ilgili olarak insanlarımızın, özellikle GDO'lu ürünler konusundaki haklı endişelerini gidermek istiyoruz. Bunun için de bu endişeleri giderecek tekliflerimizi samimi olarak Hükûmete sunmaya çalışıyoruz ve temennimiz odur ki AKP Grubunun her zaman yaptığı gibi sayısal çoğunluklarının verdiği bir şımarıklık ve taassup içerisine girmeden iyi dinleyip anlayarak samimiyetle verdiğimiz önergeleri desteklemesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı ülke tarımımız ile de doğrudan ilgilidir ve tarım bütün ülkeler için çok önemli ve vazgeçilmez stratejik bir sektördür. Ülkemizde tarım sektöründe yıllardır duyulan ilgi eksikliği ve doğru tarım politikalarının etkin olarak uygulanmaması tarımdaki sorunların artarak devam etmesine yol açmıştır. Ülkemiz, özellikle son altı yedi yıldır, tarımda sorunların temeline inebilen, sermayesi kuvvetli, sürdürülebilir ve rekabetçi politikalar yerine köklü çözümler üretmeyen yanlış ve günübirlik politikalar ile idare edilmeye çalışılmıştır. Bu nedenle de Türk tarımı ve çiftçisi dünya ölçeğinde geri kalmıştır. Bu geri kalma süreci sonucunda da ne yazık ki Türk çiftçisi özellikle AKP döneminde üretemez bir hâle gelerek âdeta göz göre göre tasfiye sürecine sokulmuştur.

AKP Hükûmetinin bugün çıkarmaya çalıştığı bu ve benzer yasa tasarıları, eğer köylümüz, üreticimiz gerçek manada üretim yapar hâle getirilip desteklenmez ise hiçbir anlam ifade etmeyecektir.

Dolayısıyla, bugün sekiz yıldır tek başına ülkeyi yöneten AKP İktidarı, ülke tarımını ve çiftçisini doğru politikalar ile yönlendirmeli, destekleme politikalarını Türk tarımının durumunu dikkate alarak uygulamalı, çiftçimizin ve ürünlerimizin dünya ile rekabet edebilirliğini sağlamalıdır. "Çiftçiye şu kadar destek veriyoruz, şöyle yapıyoruz" gibi içi boş ve hamasi sözler yerine, onun üretim yapabilmesi için öncelikle girdi fiyatlarını -başta mazot ve gübre olmak üzere- mutlaka ucuzlatacak önlemleri almalıdır. 2002 yılı ile de kıyaslama yaparken çiftçilerimizi aldatmadan, onların alın teriyle yetiştirdiği mahsullere gerçek değerini vermelidir. Çiftçimizin 2002 yılında 2,5-3 kilogram buğday satarak 1 litre mazot aldığını, bugün ise 6-7 kilogram buğday satarak 1 litre mazot alabildiğini unutmadan taban ve diğer destekleme fiyatlarını belirlemelidir diyor ve bu duygu ve düşüncelerle önergelerimizi takdirlerinize sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

,